14 Haziran 2008 Cumartesi

gece, sen, ben ve ardı sıra sabah...

“bu gülümsemeye sahipken
kendine suçlu diyerek haksızlık yapma bence
- ne saçma dimi hiç tanımadığın birinden bunları duymak....
- inan bu gece bende çok saçmayım.
- sadece sana mesaj atmak istedim belki konuşacak bir şeyler buluruz....”

Saçma sapan şeyler gibi işte…
Saat gecenin bilmem kaçı…
Deniz kokusu, melisadan gelen
Ve yalnızken
Hani bitmişken
Bitmesen de bitmiş olmayı isterken
Tanrı’ya ve bütün kutsiyete sığınmışken
Gelen ve giden insanları izlemek
Her gün aynı duaları ve dilekleri dile getirip
Uykuya çabucak dalmak…

Hayır bu değil!
Bu değil aradığım…
Kolayca uykuya dalmamalıyım.
Gözümü açmalı ve uyanmalıyım
Ama…

Ya O?
Gider mi?
Gelişi ani olanın gidişi?
Ardıllar ve öncüller arasında
Genellemelerin kucağında!

Hiç gitmese.
Hep kalsa?
Özlemek bile istemesem?
Ah! Bir bilseM…

Ve geceyi bölen?
Senle birlikte gelen
Neler ve kimler?
Bir bilseN…

Korkan ben değil!
Benim gölgem…
Sen hani uzakta bir yerde iken
Henüz seni görmemiş
Gözleri yummuş uyurken
Giden hep başkaları…
Bir tek sen kal gelen.

Hiç yorum yok: