16 Ocak 2015 Cuma

ya şimdi?

hiç bir söz yok ki,
içinde sen olmayasın.
sessizlik dahil.

meğer ki canım sıkılmış olsun
annem uzakta
beş yaşım uzakta
avlusunda koşturduğum tekkemiz uzakta
yani yüzümü gömdüğüm temiz çarşaflar uzakta
bilesin büyüyen çocuk!
araf var uzakta.

her sözden geri durdum. 
fayda yok nede olsa..
sen yoksan içinde.
annem yoksa
masal yoksa dilinde
hiç bir düş yoksa sonunda 
hangi aşk bizi paklar,
büyümüşlüğün kirinden?
hangi güzel sözler temizler dilimizi
yalandan?
hani sarıp sarmalayan var ya ikimizi...
susup da söyleyemediği
aslında kimsenin kimseyi çok da sevemediği
idare ediverdiği 
yalandan...
annemiz de yoktur ya 
kime şikayet etmeli?
beş yaşına kadar anneye, sonra tanrıya 
ya şimdi?


6 Ocak 2015 Salı

vaazlar

ey nefsim! ey ben!
ister bir ister bin kapı örtülü olsun ne fark eder? Meğer ki günden ışıktan uzakta olasın... Eflatun'un mağarasına kaçan keşiş, anne karnına geri dönen bebek, ricat eden ordu... hepsinin de üzgün olduğunu bilirsin fakat mecburdurlar... 
virdi devam etsin diye keşişin, karnı doyabilsin diye bebeğin, ölmesin diye son kalan askerleri ordunun...
şimdilik ricat vaktidir...rica ederek ve af dileyerek ayrılmalıdır sahneden...
affedersiniz... evet haklısınız...bugün ki vaazım...
notlarımı evde unutmuşum, çok özür dilerim... anlatacaklarımı bir bir yazmıştım oysaki...siz aziz kitle,
sahi beni dinlemek yerine; benim yapamadığımı yapar mısınız lütfen?
-...?
sever misiniz birbirinizi?