24 Ocak 2011 Pazartesi

soğuk

telefon hiç de acı acı çalmıyordu.
annem öldüğünü söyledi annesini benim tebessüm dolu günaydınıma cevap olarak. içimin acıdığından mıdır şoktan mıdır..yahut kabullekten mi...sustum. gözlerim önce kurudu sonra ise ıslandı. gittim.

gasilhanenin kapısında.hava buz gibi. daha da soğuk. ölmüş bedenler bozulmazmış.soğuk.anneannem de bozulmazmış. oysa ...ölen hayvan mıdır sahi?

elime bir kağıt tutuşturdum."ölüm belgesi" soğuk.
bir sakallı imam yaklaşır gibi oldu. soğuk.
teğet geçti başka bir cenazeye yöneldi.
4 yaşında ezberlediğim hiç bir kitapta yazmayan dualar titreyen dudaklarımın arasından süzüldü.soğuk.
sonlarını getiremedim.gözlerim kurudu. soğuk.
tabut ahşaptan.ve beklemek başında..soğuk...
yola çıktı.bişey olmazmış cesede" soğuk!"

annem oracıkta.sarıldım.
dostlar gördüm.akrabalar...
dedem.ayakta sanki burada değil gibi.60 yıl bitmişken yol arkadaşı ile...şimdi ayrılık?
kulağında fısıltı benden...sarılırken..
"inna lillahi..."
soğuk.

şimdi ben yalnız. ceset yolda.soğuk.
toprak...
zeytin ağaçları gölgesine gömülecek.toprak soğuk...
ne kadar türkü varsa sevdiği bir bir dinliyorum
o ağlardı
ben de ...
şimdi bitmiştir değil mi acıları?
ne romatizması kalmıştır, ne kalp ne tansiyon..
cesettir zira soğuk.



İsyan yok. Rahmet çok. Ve gitmek...soğuk...

5 Ocak 2011 Çarşamba

Baş parmaklarını dudaklarından gözleri üzerine gezdiren adam.

çok düşündü. hiç birşey söylememeye karar kıldı. sustu.

yazdı ve sil.

ardı sıra düşündü.
aynı parçaları dinledi tekrar tekrar.

yalnızlığın insana kattığı ve götürdüğü ne varsa. şimdi onlarla yaşamaya çoktan alıştı. ne kötü birşey yalnızlığa alışmak. gündelik telaşlardan kaçtı. kaçtı. ahir zamanda olduğunu unuttu. korktu. kendinden en çok. dilinin ucuna gelip giden kelimelerden korktu. yahut satır aralarında bir kelimenin onu bulup , alıp, götürüp....bir daha geri bırakmamasından korktu. en çok utandı. kendinden, kendine....

kutsalı kalmamış insanlardan korktu. sustu. tekrar sustu. birşey diyemedi. en sevdikleri hep uzakta iken o en çok kendine uzaktı bilakis kendisini hiç sevemedi.

ve tekrar yarın olacak. 08.15 vapurunda bir simit ile yerini alacak. çocuklar okula gidecekler. güzel erkek ve yakışıklı kız çocukları. okula gidecekler.
ahirsel zamanın saati işlemeye devam edecek. dünya ve ben bekleyeceğim. limanın gemiye yanaşmasını...bila teşbih...
dağlar hep uzaktır. kurumuş dereler uzaktır. ve balıklar uzaktır denizden.
vaiz kürsüden, öğretmen sınıftan, patron masasından...uzaktır. kendi olmadıkça insan kendine uzaktır.

ben bilmedikçe, Socrates Ebu Turab 'a uzaktır. Her ne kadar aynı cümlelerde birleşseler de...Eflatun da üstadına uzaktır.
Her yerin kerbela olduğu ve her günün aşura olduğu doğru ise; Kufe neresidir? Dımaşk neresi?

......
Ağır bir dua geldi aklına sadece söyledi. Yazmak istedi. Fakat sildi. Sadece bir ahd verdi.

"Her kimki babamdan kulağımda kalan sözleri benim yüzüme vurur; kalbim ona emanettir."
Amin.Baş parmaklarını dudaklarından gözleri üzerine gezdiren adam.