24 Kasım 2010 Çarşamba

uyku

uykucuklar geldi mi? diye sorardın eskiden
şimdi sade bir yalnızlık
özledim ise adı sen
eski günler geri gelmez bilirim
zaman yaydan çıkan ok
kalbime saplanır
davasında var yok...
tüm eski parçalar seni hatırlatır
çocukca masumluğumu ve seni
notalarda sen...
nutkum hiç tutulmadı daha en korktuğum anlarda dahi..senin karşında alışkanlığım susmaya ne de olsa...bir sana..ve tek sana suskunluğum. meryem de susardı ve boynunu bükerdi...kıtmire taklidim oysa.

buse haktır payine
erişir dokundukça lebler
virdi ile yeni başlamış bir ayine
terk ettiğim sözlerin üzerine bütün sebepler
yığınla fikir karmaşası...
bir söz..
bir hal
bir bakış...
uyku da bekler..zira uykucuklar geldi mi? demiştin de ben cevap verememiştim ya...
geldi...

22 Kasım 2010 Pazartesi

fikir karmaşası


git, dedi ruhum..
kaçki kurtulasın
ve isyan etki özgür olasın
huzur isyandadır!...
sağ elimin parmakları bir bir nasır tutardı ve bereketli otları biçerdik
yarın hep en güzeli idi...hala öyle..

şimdi kadehimdeki şarap bitti
peynir kırıntıları masanın üzerinde
Musa söyle! ne var dilinin ve asanın üzerinde?
nil neresi? hani firavun nereden gitti?
kaç kafile geçti içimden
ve kaç firavun boğuldu gece düşlerimde...
ve ali...

yusuf medresesinde kalbim
yalnız...
öylesine bir şeydir ki bu yalnızlık...Allah'ın dahi terk ettiği....

yazdım ve sildim.
bana şehvet ile yaklaşan elden
psikolojik bir tanıdan
gömleğimin hiç yırtılmamış olmasından...
burayı okuyan gözleri yaşartmamak,
ruhları asabiyeye sevk etmemek
için sildim...
ve bildim
bir ruhun nasıl delire bileceğini..
damardan, üç duvar bir balkon yalnızlığın gece ne kadar da özlenen birşey olduğunu...
neden böyle yapıyorum..sağlıklı iken unutuyorum...yalnızlığımla mutluyum
hastalandıkça hatırlıyorum yalnızlığımı
en büyük yalnızlıklar hastanelerdedir...
zira hasta acısı ile başbaşadır
ben de...
şehir elini eteğini çekince,
bütün karmaşası bitince martıların, vapurların, insanların ...
gece çöktüğünde sokağa...
başbaşa kalıyorum
odam hariciye koğuşlarından bir koğuş...

aynaya bakıyorum
yaşayan bir ölü görüyorum
hayvan gerisine saklanmış bir ruh...
dünyanın telaşına kaptırıp gitmiş kendini...güruh...
almış arasına
bira kokusu, şarap tadı ve vay anasına...
insan insanı yer bitirir olmuş.

ne diyordum..yani gece
karanlık...ve sis...

şaraba ve peynire gizlenmiş ne kadar tad var ise
zahide helal kıl
zira şiir rızkıdır şairin
ve en büyük nimet akıl
kıvrımlarındadır mısralarının
senden izler yoksa boştur sözler sevgilim...

tekrar denedim....
tekrar anladım.
...
hani ben 5 yaşındamıydım neydi...
yağmur yağarken kaçmıştım baba hatırlarsın değil mi?
dilimde hep söylediğin şiirler, hani annem geleydi
beni bulaydı
..
sen yine olmaz demiştin
baktığında gözlerimin içine...
ben yine yine doğruyu söylerdim
kalbimden geçeni bilirken...
dilimden mi senden mi gizleyeceğim?
koca bir kuş başını kuma gömmüş
baba....
özledim seni
nutkumun tutulmasını
dizlerinden dünyayı seyretmeyi
ve beş yaşımı...