27 Şubat 2011 Pazar

hamdı yandı pişti

"yalnızlık efdal olduğu zaman kitlelerden
kaçacaksın!!! kendi içine kapanacaksın
şehvet gömleğinin ardından yırtılacak
medres-i yusufiye olacak yatağın
gömüleceksin yusuf rüyalarında yorgan altında
baban yakup taklidi göz yaşları dökecek
ve küçük kardeşin bünyamin, hiç ayrılmayacak yanından...
petrol taşıyan kervan nasıl kurtardı ise seni kuyudan
ve kedi gözlerinde secdeler kıldı isen vakitlice
ey çocuk...uyan!"

uyanır mı içimdeki çocuk?
ve susarda ağlamaz olursa ölürmüş yeni doğan bebekler
hiç bilmezler
ve büyüdükçe kirlenir
hiç olmayı da bilemezler
oldum kavgası ardında
kapı çalsa
balkonlardan atlamış sevdam gelse
koynum ter kokarken
ben evde yalnız
yok mu bir bilen?
hamken pişen...
ve piştiği için giden
terk edecek kadar çok seven...
öpmek her defasında delicesine
bir ibadetcesine
ve layık olmak kadercesine
sevmek
hep gitmeyecekcesine...
inatlarında bir aşığın
kahrolup yanma vaktidir.
ve babam derdi ki
dervişin aşık hali çekilmezdir
mastarsız fiiller gibi...
başkasını sevemezdir...
kapıda kıtmir taklidi bir köpek
uyur yüzyıllarcasına
ve atar minnacık bir kalp bu iri bedende
hep biri çıkıp çalacakcasına
kalbini
nefesini
ve yarınını

19 Şubat 2011 Cumartesi

şehvet

ölümle savaşımında insanın
şehvet koşar yardımına
ve kaygısında yarının
kuşaklar bırakır...
anne çocuğuna babadan aldığı şefkati mi aktarır?


gün zamanın içinde
ben ise yarının
ve hiç bitmeden sevişmek ister herkes
sonundaki yenginin
ne olacak derdinin...
son bulmaması için...
nefes alır aşk iki kalbin arasında
yarına ağlar çocuk
şişmiş egoları ile henüz tanışmamıştır...

kimse plastik tadında sevişmek istemese de sever şişme bebekleri
kadının susanı makbül nede olsa...




....