29 Kasım 2008 Cumartesi

susmak!

"Bazen binlerce eşşek çiftesi karşısında susuyorum. Öyle ki bu çifteyi atan adam, benim canlı olduğumdan bile şüphe ediyor..."
A.Mezinâni

susuyorum. sadece! ne yapmam gerektiğini soruyorum iç konuşmalarımda kendime...yakın zamanda terk edeceğim buraları... gideceğim . nereye mi?...boş ver
...
paragraflarca yazı yazdım ve şimdi SİLDİM.
2 gün konuşamadığım için bir dostum benden soğuduğunu, kalbini kırdığımı, acı çektirdiğimi söyledi...oysa ben...
SUS!
susmak ne kadar cinnetsel bir durum! kafamı odamın duvarlarına vurmalıyım, göğsümü yumruklamalı ardından ise günlerce aç mı bırakmalıyım bu bedeni?
yahut susmalı mıyım?
Meryem susma oruçları tutarmış eskiden..bir Ermeni arkadaşım da tutardı...3 gün 3 gece...susmak...konuşmamak.

işitmek ama cevap vermemek
susamak ama su içmemek
bilmemek ama öğrenmemek
bilmek ama öğretememek
acıkmak ama yiyememek
sevmek ama...

kelimeler nerelere kaçıyor! sussam mı ki?

yorgunum hem de ÇOK... en çok kalbim. o kadar çok vurdular ki...
acıdı ama ağlamadım!
acımak ama ağlamamak...bir an olsun sesimi çıkartamadım. sustum ve dinledim. bütün cevaplarımı, saatler sürebilen konuşmalarımı hepsini... içime attım. beni anlayacağını bildiğim- bilmek bile değil...bana o anlamaya çalışma umudunu verebileceğini tahmin edebileceğim- (Allah'ım ne büyük bir korkaklıktır bu şartlar silsilesi!) birisi çıkana kadar karşıma... Susacağım.

şehirdeki bütün kör kuyulardan, sayfaları buruş buruş ve üzerlerine defalarca şekersiz çay dökülmüş günlük notlarımdan özür dilerim.


Hiç yorum yok: