2 Mart 2015 Pazartesi

miz

bekleyişin acısını çıkartır sanki insan aşık olduğu vakit maşukundan...
gelirse Mehdi bütün cinayetlerin hesabı sanki ondan sorulacak...
buluşmaya geç kalmış bir davetliye yapılacak olan bütün sitemler...aslında gelişinin görkemini gölgelemez mi? oysa beklediğimiz sevgili değilde kendi egolarımız ve arzularımız ise? bitmek tükenmeyen arzular ile mi seveceğiz birini? ya çekip gider diye korkarak mı? korkumuz sanki onu çalmış gibi sevmemizden...onu çalmış gibi seviyor oluşumuz ise bir ganimet gibi aşkı hak etmeden...emek vermeden kazanmaya çalışmamızdan değil mi?
büyük ikramiyenin vurduğu bir piyango bileti muamelesi yapmayı ne zaman bırakacağız sevdiklerimize? 
aşkımıza emek katabildiğimiz zaman...
sabredebildiğimiz, dinleyebildiğimiz, paylaşabildiğimiz, anlayabildiğimizi...bildiğimiz kadar ...
"...miz kadar".

24 Şubat 2015 Salı

vaazlar...söz...

hiçbir tebessümün ferahlık veremeyeceği gönülden
hiçbir terkibin deva olmayacağı yaradan
hiçbir sözün kar etmediği inattan
...
herşeye Kadir olana iltica ederim!

herkes sevdiğinin adı ile başlasın aziz cemaat! muteber kitle!
vakit geç değildir
biz sadece fazla hunharca harcadık zamanımızı

kıymet bilin aziz kitle!
cemaat lütfen dağılabilir mi?
sözlerim yok.. namaz için ise vakit daha hayli erkendir...
henüz aranızda sevdiğine açılmamış olan var ise
yani henüz annesinin ayaklarına dudaklarını değdirmemiş
babasına kocaman sarılmamış
sevgilisinin dudaklarına bir ateşli buse kondurmamış...
olan var ise...lütfen... yani hepiniz...
çıkabilir misiniz mescitten?
hiçbir sevgiye bulaşmamış bu yürekler ile mi yöneleceksiniz Allah'a?
kopya çekerek mi yaşayacak ve aşacaksınız sınavları?


16 Ocak 2015 Cuma

ya şimdi?

hiç bir söz yok ki,
içinde sen olmayasın.
sessizlik dahil.

meğer ki canım sıkılmış olsun
annem uzakta
beş yaşım uzakta
avlusunda koşturduğum tekkemiz uzakta
yani yüzümü gömdüğüm temiz çarşaflar uzakta
bilesin büyüyen çocuk!
araf var uzakta.

her sözden geri durdum. 
fayda yok nede olsa..
sen yoksan içinde.
annem yoksa
masal yoksa dilinde
hiç bir düş yoksa sonunda 
hangi aşk bizi paklar,
büyümüşlüğün kirinden?
hangi güzel sözler temizler dilimizi
yalandan?
hani sarıp sarmalayan var ya ikimizi...
susup da söyleyemediği
aslında kimsenin kimseyi çok da sevemediği
idare ediverdiği 
yalandan...
annemiz de yoktur ya 
kime şikayet etmeli?
beş yaşına kadar anneye, sonra tanrıya 
ya şimdi?


6 Ocak 2015 Salı

vaazlar

ey nefsim! ey ben!
ister bir ister bin kapı örtülü olsun ne fark eder? Meğer ki günden ışıktan uzakta olasın... Eflatun'un mağarasına kaçan keşiş, anne karnına geri dönen bebek, ricat eden ordu... hepsinin de üzgün olduğunu bilirsin fakat mecburdurlar... 
virdi devam etsin diye keşişin, karnı doyabilsin diye bebeğin, ölmesin diye son kalan askerleri ordunun...
şimdilik ricat vaktidir...rica ederek ve af dileyerek ayrılmalıdır sahneden...
affedersiniz... evet haklısınız...bugün ki vaazım...
notlarımı evde unutmuşum, çok özür dilerim... anlatacaklarımı bir bir yazmıştım oysaki...siz aziz kitle,
sahi beni dinlemek yerine; benim yapamadığımı yapar mısınız lütfen?
-...?
sever misiniz birbirinizi?

26 Aralık 2014 Cuma

firar

saat çok geç, artık uyumalısın ve ben gitmeli.
çok çalışacaksın ve yorulacak naif parmak uçların.
anlaştığımız gibi devam etmeli
sen hiç arkana bakmayacaksın...
ardın sıra koşturacak melek!
şah damarın parmaklarımın arasında
sade kan değil akıp giden
nice hatıra geçmiş ve nice ümit hep gelecek!

bilirsin ama ben yine söylemeliyim...
affedersin...
özür dilerim..
lütfen
rica
ve iltifat ile...
evet evet....
kayıtlara geçsin lütfen beyefendi.
akşamın bir vakti,
benim çocukluğum
senin yüreğine firar etti.





23 Aralık 2014 Salı

lütfen

eskiden yolunun kesiştiği ,fakat bir veya bir çok sebepten kopuverdiğin
ne sen eski sensindir; ne o eski o
biz, siz ve onlar da duruma dahil.
aynı cafede iki defa oturamadık. aynı nehirde iki defa yıkanamadığımız gibi.

yaşadığın her şey seni ona hazırlar gibidir.hani nice zaferler vardır ki hayatta...yenilgi yenilgi gelir...
gömlek ıslanır, kurur...ve tekrar ıslanır ve tekrar kurur...daha çok temiz olana değin. padişahın hazır olmayan hiçbir saraya konamayacağını bilerek... itinayla işler yüreğinde yaşadığın acılar ve sevinçler seni. bir gün eski bir yolcu ile tekrar kesiştiğinde yolun. işte o zaman daha çok anlarsın kıymet bilmen gerektiğini ve beraber yürünecek her adımın değerini. daha az konuşursun. daha çok bakışırsın. ihtimal çok fazla gülemezsin, çok fazla hüzne gark olamayacağın gibi.

ve sen kanatlı yolcu, tekrar uğramışken bu patikaya,
müsaade ederse kelebeği yaratıp onu ışığa müptela kılan,
sakın nefesten kesilme!
bil ki sessizce birikir ta derinde,
bir su yatağını bulmaya sabırsız,
meğerki kalbin mazi adlı taşlar engelinde
akıp coşmak için; zamansız, engelsiz ve arsız...
sakın nefesten kesilme!
zira daha tadılmadık şaraplar
konuşulmadık anılar
yürünmedik patikalar
ve aşındırılacak kaldırımlar
var.
yani kocaman bir hayat var.
sakın nefesten kesilme
lütfen.


17 Aralık 2014 Çarşamba

vaazlar vol.2

Aziz kitle!

Eşyayı terk etmeye kendi bedeninden başlayanlara ne mutlu!
Nice sağlar Vardır ki, tatlı nefsini çoktan katletmiştir. Manada diri; zahirde intihar etmiştir.
Uykuyu bize dinlenme vakti kılıp gece ile nice eksiğimizi örtene ve buna yıldızları şahit tutana! Sena olsun!
Amin

15 Aralık 2014 Pazartesi

vaazlar. vol 1

aziz kitle!

unutmayınız ki,
isyan ile tefekkür
cehalet ile belagat
vird ile sükut
çığlık ile mukabele
öğretmen ile öğrenci
ve her ikisiyle talip

aynı kelimeye, aynı mabede, aynı cümleye hapsedilemez. bunları hangi mağaraya kapamalı ki bir eflatun düşüncesi sarı versin beynimizi?

tefekkürden önce olan isyandan,
belagat evveli bir cahillikten,
sükut ile başlayan bir virdden
mukabelesiz başlayan ve boşluğa atılmış bir çığlıktan
öğrencisiz bir öğretmenden veya öğretmeni olmayan öğrencilerden
ve kalbinde taliplik olmayan her ikisinden...

Kelebekleri var edip , onları ateşe pervane kılana sığınırız.

amin.



12 Aralık 2014 Cuma

vaiz, öğretmen ve meryem


vaiz

Vaiz kürsüye çıktı her zamanki gibi. Sessizce durdu. Başını öne eğdi. Sustu. Gözleri yaşardı.
Bilmedikleri bu kadar çokken bunca yıl konuştukları için sessizce tövbe etti. Sadece özür diledi ve yine sessizce terk etti mabedi.

öğretmen

Öğretmen tahtanın önüne geçti. Öğrenciler sessizdi. O da sustu. Bakıştılar...Hiçbir şey söylemeden
başını öne eğdi. Bir kaç damla göz yaşı süzüldü yanaklarından. İçinden hafif bir dua mırıldanır gibi olduysa da kendisi dahi işitemedi. Meleklerin de işitmesini ummuyordu sahi.... Öylece kaldı. Zil çaldı. Ders bitti. Öğretmen sınıfı sessizce terk etti. Öğrenciler ise şaşkın...

vaiz ve öğretmen

Vaiz , öğretmen ile mezarlık yolunda karşılaştı. İki suskun adam bir birlerini fark etti. Tebessüm ettiler.

Artık vaiz ile öğretmen ölmüşlerdi. Yani susmuşlardı. Kendileri dahil kimsenin haberi yoktu.

Meryem'in sustuğu her dakika bir şeytan çarmıha gerilir...bir ok saplanır müfterinin kalbine...ama sessizce...

11 Aralık 2014 Perşembe

karmaşa

kelebek bir gün yaşar
aşığın kalbinde doğar
maşukun ellerinde büyür
ve her ikisinin hatıratında ölür

aşık maşuka kavuştukça
hikaye kısa
söz manasız...

ne başladı ne bitti
ne doğdu kelebek
ne de uçabildi Cudi'den bu tarafa
mumdan uzakta
doğdu
yaşadı
ve
öldü

kelebek elbet bir gün doğar
meğerki bir mum bulsun
Leyla çıkagelir kuaförden
yeter ki bekleyen bir Mecnun olsun

kelebek elbet bir gün büyür
meğerki bir söz olsun
Şirin çıkagelir alış veriş merkezinin merdivenlerinden
yeter ki ahde vefa Ferhat'ta olsun

kelebek elbet bir gün ölür
meğerki bir an unutulsun
defter biter elinde Aslı'nın, çıkar gider okulundan
yeter ki kalpte bir izi / iki Kerem bir söz olsun.

Ferhat Mecnun'a da yanık olabilir
Oysaki Kerem  de Ferhat'a. 
Keza Leyla da Aslı'ya boş değil ne vakittir
Aslı ise Şirin'e...

Kelebek elbet bit gün can bulur.
Meğerki kalpte sevgiden bir dert olsun...


17 Kasım 2014 Pazartesi

son nefes

Melek peşimizde
Sevgi varsa korku yok
Yok işte ne hüzün ne de gam
Hiçbiri içimde
Mademki
Sıra bende
Teveccüh ile
...
Çok melek getirin.
Haber verin.
Binekten indi bir ruh

Gemide Nuh
Dağda Musa
En çok Upandişad'da Meryem
Sessiz
Suskun bir oruç
Söz serinletmezse yüreği;
Gölgesi yurtluk
Tevekkül adlı bir çınar var!
Kar etmezse göz yaşım mateme
Tûba altında vuslat var
Hasret bir kefe
Ölüm diğer kefe
Gönül diye bir miheng-i seng üzre terazi var
İsyan yoksa da,
Bu gönülde hasrete bir meyil var
Sürgünse ruh
Eflatun'un mağrısında;
Hayaline vurulduğum nice gölge var...
Bunca kelime ağrısında
Bir koca karıdan
Kazanda taş kaynatan bir sabır var...
Sırf sen tebessüm et diye;
Aklımda, sırtında un çuvalı taşıyan Ömer var...

Sadece çok melek getirin
Haber edin
Menzilden menzile
Celaleddin için düğün;
Mansur için vakti ikrar var!








25 Eylül 2014 Perşembe

eylül

Öyle sessiz giderken.
Dingin güz gelir
Kış için ne kadar da erken
Tekrar filiz verir
Uyursa eylül de toprak
Bir kucak taklidi
Annem
Bir pervane taklidi kelebek
Ben yine severken bahar gelsin diye
Çalışsın ve terlesin gönül karıncası
Sarılsın Mecnun Ferhat'ta diye
Çölde bir vahada
İllaki tenhada
Uyusun ,eylül ki dinsin sancısı
Bitmesin hiç bir şiir bu toprakta
Sussun Leyla tarlada
Ve bir yudum daha bira!
Eylül uyusun yeterki.