27 Nisan 2009 Pazartesi

geçmiş aklıma misafir olurken

el ele kumsalda gezip birbirimize sevgimizi haykırıyorduk...kalabalıkların içinde kimse anlamıyordu!
hava hep rüzgarlıydı...o ufacık ada da herkes tanımıştı artık bizi. biliyorlardı da oysa...karışmıyorlardı. meyhaneye dönmüş olan bakkal, ufak çorbacı, denize bakan bank vardı..meydanın orta yerinde ... boğaza yol almış tekneleri izlerdik... ada sessiz ve sakindi... günlerce severişirdik oysa...olanca karanlıkta ve sessizlikte sadece yıldızların altında. bunu şarkılarda olan birşey olduğu gerçek olamayacağını düşünürdüm o vakte kadar...boynuma senin yazdığın bir muskayı takmıştım. koruması için değil yahut da unutmamak içinde değil... gecenin bir vakti aklıma gelebildiğine göre unutmamıştım ya!!!!

sen çok uzaklara gittin. benim kanatlarım yoktu ardından gelebilecek. belki o kadar da sevmemiştim diye düşündüm? yoksa sevmiş miydim? fedakarlık yapmış mıydım? aşk neydi? sevmek neydi? tüm bu soruları düşündüm.

bu fikir izdihamının ortasında; yanı başımdaki bir arkadaşım - bütün arkadaşlarım gibi o da yanı başımdaydı- J.P.Satre okuyordu. titredim. kendime gelmek için değil(!)... kitabı üç defa öpüp başıma koydum... ağlamak isterdim... belki yalnızlık sözleri olsaydı yanımda -Ali Mezinani'den- belki ağlardım...en çok ağlarken gitmiş ve giderken ağlamıştım... şimdi ise durup dururken ağlamak?!

Ah! burası Rebeze Çöl'üne de , Ali Mezinani'nin mezarına da ...İstanbul'dan daha yakındı...
Oysa ben kendime çok uzaktım!

Hiç yorum yok: