3 Ekim 2008 Cuma

yağmur ve yalnızlık...

"ay ışığında uzak bahçelerde
sen misin esen yoksa rüzgâr mı?
ölüm mü gezinen köşeler de?
sen misin okşayan saçlarımı?"
---Hicabi Kırlangıç

kaç gün oldu bilmiyorum...bilincim yerine geldiğinde takvimden bayramın zaten bitmiş olduğunu öğrendim. pek değil hiç kendimde değildim. insanların da zaman zaman delirmeye hakları olduğunu düşünüyorum artık. ne kadar mantıksızlık varsa çevremde hoş görmeye başladım. sanırsam geçici olarak aklı devre dışı bırakmak faydalı bir şey.

odam da kitaplarım ile beraberdim, telefonum çoğu kez kendi kendine açldı durdu.... sarjı bitmiş olmalı ki kapanmış. bir sürü de bayram mesajı birikmiş -bir kısmı her zamanki gibi aynı-. Bir kaç günlük bu inziva bayrama denk gelince pek çok arkadaşın kalbi kırılmış olabilir. 3-4 yaşlarındakibir çocuk gibi yaşamaya devam ediyorum. elime neyi alsam bozup/kırıp/döküyorum... en iyi yaptığım şey belkide çocuk taklidi-hem de en sahicisinden-.

bir de ufak bir rahatsızlık geçirmem de hepsine tuz biber oldu. hastalanmadıkça -hiç ölmeyecek gibi- yaşıyoruz. Muhteşem Süleyman 'ın muhteşem sözleri geldi yien aklıma..."Halk içinde muteber bir nesene yok devlet gibi...Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi..." gerçi şiirin ilk beyti bu devamı da var da....

üzdüğüm, kırdığım, zarar verdiğim... bütün kalpler ve bedenler
olur da bir gün hepsi bir anda bir çıkmaz sokakta karşıma dikilecek diye korkuyorum
hep eskiden beri dilime dolanmış duaları okuyorum
ve hayat sokağında kaç numarada...hiç eksik olmuyor gidenler ve gelenler
sahi elimizden ne gelir ki?
toprak türlü dertlere deva

sevgisizlikten kırdığım...
ilgisizlikten zedelediğim...
ve anlayamamaktan zarar verdiğim...
HERKES ten
ÖZÜR dilesem bir şey değişir mi?

Hiç yorum yok: