
16 Eylül 2008 Salı
14 Eylül 2008 Pazar
eskilerden sözler

- en güçlü olan hala kazanıyor anne!
sen de mi güç savaşlarındasın? ve babamın karşısında mısın? yoksa hiç sevmemiş miydin beni?
adı, konumu ve ayaklarının altı kutsanan sen neredesin?... neden sevemiyorum bir türlü anne!
sırf başkalarını değil...seni bile!
...............
oysa ne kadar da haklısın kızmakta, sinirlenmekte.... eski tadı yok konuşmalarının.... geç de olsa anladım. hiç bir parça neşelendiremeyecek artık beni de; türküler, zılgıtlar, serenatlar, senfoniler... hiç biri...
ey eflatun'un izinden gidenler! ben de gördüm mağranın dışını ...
sustum. tek kelime edemedim... gördüğümü babam fısıldıyordu bazen kulağıma...bir şey diyemiyordum. iki büklüm oluyordu vücudum... hareketlerim belirsiz refleksler... sözlerim ise anlamsız şiirler ve yahut ruz-i hanilerin en acıklı bölümleri oluyordu....
olmuyordu...
olmuyordu...
olmuyordu...
hayat üstüme kaç beden büyük gelmişti? omuzlarım kaldıramayacağı yükler ile yüklenmiş midir?
edith piaf hangi parçanın ortasında ağlamaya başlıyor?
bu kalabalık -ki 20.yy 'ın haddesinden geçmiş- onu niçin çılgınca alkışlıyor?
İbn-i Haldun asabiyetinde kollektif yaşamlar hala mümkün mü?
anne!
baba!
kardeşlerim!
dostlarım!
arkadaşlarım!
ve bütün seviştiğim insanlar...
perdeler kapanıyor...
ve derviş dönüyor...
dünyanın merkezine değilse de
misket oynadığı boş araziye dönmek istiyor!
şimdi lüks evler dikilmiş oraya ...
derviş ortada...
o da yalnız!
mabedden kaçmış... lütfen bir kapı açınız!
eski boş araziler olsun
ve çocukların düşleri kirletilmesin!
tüm hayallerime rağmen... derviş sen de yoksun...
6 Eylül 2008 Cumartesi
taştan hayaller

Pamuk beyazı
Baş ağrısı krizlerinde bir sertlik
Çivi ile işlenmiş bilinç altımdaki her yazı
Kim vurduya giden ama hep dilden düşmeyen erkeklik
Bir dava
Bolca kavga...
Kalbin atım hızı düştüğünde
Yarı uyku çeyrek ölüm derinliğinde
Ölüleri de bağlayacaklar toprağa beyaz taşlar ile
Üstlerinde kat kat toprak
Ki dönmesin giden gemiler
Tekrar söylenmesin gizli sırlar
Yerini alsın yeniler
Ve toprak insanı
Ve toprak dünyayı
Ve toprak hayatın her anını...
Yenilerken
Donup kalan insani isyanlardır bütün taşlar
Kayalar ise toplu başkaldırışlar
5 Eylül 2008 Cuma
GAY@net

Az evvel anlatıyordu sarhoş sesi ile bir dostum ; " Biz hiç mutlu olamayacak mıyız?...Biliyorum içki ile teselli olacak kadar zayıf biri değilim!" diyordu. Belki biraz daha konuşsak ağlardı... Ne kadar ağlatıp ne kadar güldürüyordu hayat insanı... Ve ağlama sesi ile kahkaha sesi ne kadar da birbrine benziyordu...
Hayır! Sevmiyorum... Düğünleri ve cenazeleri....Seromonileri ve ayinleri... Topluca hisleri... Ne kadar da yapmacıklaşıyor. Tıpkı yeni tanışıp birbirine kur yapan iki kişinin söylediği sözler kadar klişe...
-Uzun süreli bir iilişki istiyorum, benim için hiç önemli değil nasıl göründüğü karşımdakinin, bana hissettirdikleri önemli... Tek gecelik şeyler bana göre değil...
-Evet canım aynen öyle...
-Ah! Eski sevgilim beni arkadaşımla aldattı...Bu devirde kimseye güvenmeyeceksin...
-Ya...Öyle öyle....
-Herkes seks amaçlı dolaşıyor etrafta....Oysa benim için cinsellik çok önemli de değil....
- Al benden de o kadar ya...Nasıl da aynıyız...Sana karşı bir sıcaklık hissettim...Neden bilmiyorum etkileyicisin...
-Aynen canım sen de öyle...Aşka önem veren kalmadı...Ben senden çok etkilendim...Hoşlandım..
- Ben de senden...Ne kadar da uyumluyuz...
-Evet..evet...
-Ben seni seviyorum....Artık söylemeliyim...Msn de resmini gördüğüm ilk andan beri bunu biliyor ve hissediyorum
-Şey..Galiba ...Ben de...
------Aradan 3 vakit geçer...3 saat, 3 gün maksimum 3 hafta....bir yerde buluşulur...büyük ihtimal boş bir evde...ardından malum...çoğu zaman ilk deneyimden bazen ise 2. yada 3. birliktelikten sonra...iki tarafta yeni maceralara...yeni ama aynı diyaloglara başkaları ile devam ederler...Ve AŞK burada hiç oturmaz...Adı var kendi yoktur.
1 Eylül 2008 Pazartesi
GAYet net yazılar...

derimizin altına hapsettiğimiz o kadar duygu var ki...
çok konuşmak ve laf cambazlığı yapmak hiç niyetim değil. biraz konuşmak....sadece biraz konuşmak yani susmamak istiyorum.

sanıldığı gibi 7/24 seks arayışı içinde olmak
gay café, gay bar vb. mekanlarda sürekli gezip "koli" peşinde dolaşmak
yahut da internette msn başında, chat kanallarında sabahlara kadar birilerini ayartmaya çalışmak, ne idüğü belirsiz ilişkilere girmek...
DEĞİLDİR
eşcinsellerin hepsinin (yahut çoğunun) sanıldığı gibi harika parlak vücutları, bebeksi yahut sert mizaçlı yüz hatları yoktur... çok çok yakışıklı olanları olabileceği gibi
(tabi bu yakışıklı ve güzel kavramının subjektivitesine boğulmamalı)
binbir türlü insan eşcinseldir....ama hepsi de "insan"dır.
hani illa belli bir siyasi görüşe sahip olmanız da gerekmez...muhafazkar, liberal, anarşist vb. bir çok farklı eşcinsel ile karşılaşabilirsiniz...aralarında gayet dindar olanları bile sizi şaşırtabilir.
ve en önemlisi...belkide...
eşcinsel demek başkaları ile anal yoldan ilişkiye giren kişi değildir!
heteroseksüel olmanın tek özelliği vajinal seks yapmak, olmadığı gibi...
bütün "gay life" ı dışlayıp; melekut aleminden uçup gelmiş gibi davranmak da pek samimice değil.
dünya zaten yeterince kirli ve herkes -hiç bir cinsel ayrım yapmaksızın- bu kirden nasibini alıyor...yeterk uygun şartları o kişinin önüne hazır edin...
sokakta orada burada "BEN EŞCİNSELİM!" diye milletin, çoluğun çocuğun gözüne gözüne batmak da ne oluyor bir türlü anlayamadım... cinsel kimlik ile ön plana çıkmak kişiye ne kazandırır ne kaybettirir iyi düşünemk lazım. "elinizdeki tek özelliğiniz" eşcinsel olmak ise siz zaten bu hayatta bir çok şeyi ıskalamışsınızdır...
30 Ağustos 2008 Cumartesi
anne'ler dolusu kelime

boş mezarlara
sadece ülkemin kadınları ağlamaz!
biliriz okyanus ötesinden gelen
metal kuşların bıraktığı bombaları
"ufak çocukları ufak mermiler ile öldürürlerdi"
yalanı bir teselli sağlamaz
ve eskiden son nefesini verirlerdi
ve öleceklerini bilirlerdi
...
şimdi son ve ilk nefes ne kadar da yakın bir birine
küçük bedenler için küçük mezarlar kazılmış
üstlerine bir mezar taşı...
belli belirsiz, silik isimler yazılmış
gölgede bütün bayraklar nasıl aynı renkte ise
bizimde hikayemiz biraz öyle...
"ufak çocukları ufak mermiler ile öldürürlerdi"
ve ufacık mezarlara gömerlerdi
ama sadece
cesetlerini bulabildiklerini
bilinmeyen savaşlarda
ve bilinmeyen soy-lu-kıyımlarda
insanlar cesetlerini gömerlerdi-kargalar misali-
şimdi...
insanlar nefes alırken...
ve göğüsleri inip kalkar iken
ve anneler boş mezarlarda
...
nerede olduğunu bilmediği
çocukları için
ne zaman dineceğinin bilinmediği...
göz yaşları için'
de...
21 Ağustos 2008 Perşembe
missing...

like singing old songs, but stil forgetting the same refrain
at least music must help reducing my pain
even i don't know will it work or not?
here summer has not finished yet, it's still hot...
i know
how much cold there
try think and feel as i do here
no words in my mind to say, except such;
just i miss u much...
21 august -istanbul
19 Ağustos 2008 Salı
spending days

all the experiences lost the meaning
if love still exist what for?
i need a window on my wall for seeing
what makes my heart exist
upon of the land
down from sky
i know...my love is just at side-by
never think of end
never think of infinity
as careless in dignity
when you are far away from me
close to north of the world
and my feelings do not know the borders
do hearts have customs?
if yes...
you are a smuggler
if no...
no need to waste time for coming together
with in/out dreams
do you really, still belive the world looks like it seems...
to be?
I saw your soul
more than close to me...
(istanbul 19th August)
16 Ağustos 2008 Cumartesi
Su'dan sebebsizlikler ile tüm ayrılan ruhlara ithaf olunur...
Just destiny

That s just pain in my eyes
No more tears
No more songs from east away
I have words that i want to share
Your name with in
My sense
And my sentences
Missing u as much as my childhood
At unforgettable memories
So soft, so nice and so good
And the days are passing so rapidly, nowadays
Does it have to be something from u at all face?
There must be a difference in any case
Did any one let my tears go down before
Like u mentioned “how much we can be sure?”
Up to our fate…
No logic
No reality
Just destiny
15 Ağustos 2008 Cuma
loneliness & waiting

Your last words and my impatience
It 's time to learn the colourness
Sorry my heart
It's not the time of hopelessness
No words to waste in art
However hours away from me
You make my dreames colourful
Never forget you words
How we are wonderful...
And here in Istanbul
Wind is same
Sea is same
People are same
Gulls are same
...
Except you are hours away
13 Ağustos 2008 Çarşamba
yorumsuz...

" I am a Turkish lesbian aged 31. I just would like to meet gays who wants to marry with a Turkish girl for citizenship just for a formality marriage. Gay people are very comfortable here. I was betrayed and decieved by my ex gf. I rented a house for ourselves in Istanbul and I quited my job which is in Ankara only to live with her. I gave my all to her. Because I trusted and loved her. I withdrew credits for her. But she fucked up my life.
I need money urgentlyyy. She doesn't pay her own debts but I signed everything to the banks I need 24.500 usd . I can not find a job in Ankara:( and I can not payyyy the debts:((( . That is why I openned this profile , I want money in order to get married with a gay who wants a Turkish citizenship."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)