5 Ağustos 2009 Çarşamba

eğer sorarsan ben kimim? ademim ruhum tanrıyım şeytanım...

oğlunun katili bir babanın trajedisi...
oysa kucaklamak isterdi onu
sarılmak öpmek koklamak...
oysa baba hastadır
gözleri bakar artık görmez
bu alemin ötesinde dolaşır ruhu...

suhrop ise delikanlıdır...dilaverdir...
kılıcını kan ile silendir...
alem ise babasını kahraman bilendir....


oysa bütün masallardan ziyade bu çok etkiler beni. suhrop da can bulur ruhum. ölü bedeninde soğukluk, mezarında kalbini kemiren kurt misali! bir parça dolaşır kalbimde ondan bana miras...

babam ise rüstem olamadı... cengaver değildir. uzaklara bakar...
artık ben de bakışlarımı göreceğim en uzak noktaya dikiyorum yürürken... ayaklarım çivileniyor zemine...ama depremler oluyor beynimde... hücrelerimde. dengemi kaybedip sallanıyorum.

şehram'a göre kendim ile mücadelede iken yeniliyorum.

elimde bir kılıç. en ön safta ben varım. şovalyeler, cengaverler, pehlivanlar, en keskin okçuların ... kargıların ve tatar yaylarının tam önüne atlıyorum.

kendi kılıcım ile kendimi kan revan içinde bırakıyorum onlardan önce... şaşırıp kalıyorlar. liğme liğme etmek istedikleri "ben" ... bu işi büyük bir zevk ile yapıyor... taki güçsüz düşene kadar...

çömeli veriyorum yere.... babam katilim olacaksa, ondan önce davranmalıyım. kardeşimin ellerine ve omuzlarına da yükleyemem bu günahı...

fısıldıyorum aklımda son kalan şarkıyı;
"eğer sorarsan ben kimim?
- ademim ruhum tanrıyım şeytanım..."

Hiç yorum yok: