24 Nisan 2011 Pazar

yalnızlık bazen sıkıcı olur

kaç gündür ve kaç haftadır...daha doğru epey zamandır. tüketiyorum üretmek yerine. duygu, kelime,para, zaman...

sen kaçsan da seni kovalayan bir gölge yalnızlığın
ve kaçtıkça büyüyor. kalabalıklaşmanın bir önemi yok. gölgesi daimdir insanın. hani yabancı olmak ne ise bir kalabalığın içinde, öyle bir karın ağrısıdır. duvardaki saatin sesinin duyulduğu bir evim var. ben de ses çıkarmasam ara sırada vapurlar "düt"lemese...bir iki kedi mırıltısı, üç beş martı sesi. başka da birşey yok.

haftanın 5 günü sanki bi kutsal vazife ifa edercesine kendini ofisine kitleyen çalışan hali. üzerine fazla mesai kreması ile birlikte...tadından yenmiyor. bir ömür yapılacaklar yıllık izinlere, haftasonu tatillerine sıkıştırılıyor. ve post-modern zamanlarda gittikçe daha çok yalnızlaşıyoruz. belki benim enerjim kalmıyor, belki çok evcimenim....bilmem

sıkıldım.
uzaklardan bir kaç nota duysam
düşsem peşine
düşümde gördüklerimin
hayaller kursam.
klavye yerine toprağa bulaşsa ellerim
çatlasa topuklarım sudan sebeplerden ötürü
ve düşünmesek yarınki günü
hep aynı saatleri yaşasak
su temiz toprak kirlenmemiş olsa
yıldızları görebilsek
manastıra mı kapanmak gerekir?
temizlenmek için illaki...
duşa kabinleri yetmez mi ?
hani sözüm ona ...olaki...
sevebilir mi insan yeniden...
kalbi yalama
olmadan.

Hiç yorum yok: