28 Nisan 2011 Perşembe

1+1








Daha çok yalnızlaşıyoruz. Koca apartmanda bir yıl oldu oturalı… İki komşum hariç kimseyi tanımıyorum bile. Telefon, internet, sosyal ağlar, msn vs…Sonu gelmeyen iletişim çağında…Ne güzel demişti A.Mercan “İnsanlar gezegenleri keşfedip, kapı komşularını unuttular diye.”

Kendi sokağındaki gay ile internetten tanışan birinin trajedisidir aslında paylaştığımız. Sosyal baskı, gay milletinin kolektif davranış bozuklukları, bol tüketen post modern gelişmeye çalışan kitle davranışları. Neyi giydiğin, senin kim olduğunun ötesine çoktan geçmiş. Vücut geliştirme salonları ağzına kadar tıka basa dolu. Ve merhaba deyip tebessüm etmek bile gittikçe “lüksleşiyor”. Şehrin merkezine 1+1 evler dikilmiş bile. Hatta eski geniş evler patlıcan gibi ortadan ikiye bölünüp (3+1) /2 = 1+1 denklemi hakim kılınmış. Bu denklemin bir parçası ben. Oysa çok değil hani ben küçükken…Ne de gülmüştük eniştem 1+1 hatta stüdyo “ev”lerden bahsettiğinde.

Şimdi yalnız ve bireysel insanlar çağıdır. Mastürbasyonun karşılıklı olanına seks denmiş ve en makbul sporlar takım oyunu olmayanlar oluyor… Koskoca minibüse yahut otobüse tıkış tıkış binen insanlar aslında birbirinden nefret ediyor da…Ölçek ekonomisi çerçevesinde idare ediyor kendini. Kocaman alış veriş merkezlerini biliyor artık çocuklar, pazarlık yerine alış veriş festivallerini kolluyorlar. Ve daha çok güveniyoruz ufak esnafın kefil olduğu eşyadansa; süper marketteki eşyaya. Ve aynı esnaf binbir hinlik kurup nasıl kazıklarımın derdinde, yine aynı marketin toplam kalite adı altında nasıl bizi kitlesel olarak tüketim çarkına soktu ise…Hiç farkı yok aslında. Hep birileri yine para kazanıyor da…Dünya aynı dünya. Su, hava, toprak…En çok ateş çoğalır zaten…

Hiç yorum yok: