10 Eylül 2009 Perşembe

kendi ile kalmak

istifa edeli bir çok şeyden...en çok kendi kendim ile kalmayı özlemişim
tuzsuz yemiş, biraz meyve , şekersiz çay ve kulağıma hafif gönlüme ağır müzik...annem hala dünümün kaygısında. ben ise anın keyfindeyim...
eski alışkanlıklarıma devam ediyorum. odam hala dağınık. hiç toplamadım. ne zihnimi ne odamı. müzik listelerim bile karman çorman. pantolonum da yemek izleri...tebessüm edip duran bir kızcağız var karşımda sürekli...başlamanın vermiş olduğu mutluluk. ne çılgın ne delice bir şey!

tuzsuz yemiş, meyve ve şekersiz çay kalıyor benimle...müzik uzaklara gidiyor...bir ıslık oluyor en son...ah kapı çalıyor! kapıcı çöpleri alacak. peki kapıyı kim açacak ki?pizza kutularını saklıyorum. utanıyorum 5-6 kutu pizza parasına bir ay çalışan kapıcıma çöp olarak kutuları vermeye. patronum işyerinde hiç utanıyor mu bilmiyorum...benim 56 aylık maaşım tutan arabasına binerken...

parasal merdivenelr inip çıkıyoruz... karşı komşumuz camiye gidip teravilerde aynı safta durarak herkes ile... eşitlediğini düşünüyordu...

ah Marks... kafamı karıştırmasa(!)... Sadık Hidayet okumaya devam etmeliyim. varoşun ve banliyönün gençleri kadar ateşli ve doğal sevişemeyen bütün burjuvalar gibi bir süre sonra aseksüelite açacak kolalrını...bunalımların ardından...yüksek idari makamlarda intihar sesleri duyulacak...

ben ise... tuzsuz yemiş, meyve ve şekersiz çay....müziği hiç söylememe gerek bile yok...

Hiç yorum yok: