4 Mart 2009 Çarşamba

kopsa filmin şeridi


bir çok şey yazmak istedim...anneme abime yakın bir kaç dostuma yazdığım mektupları yırtıp attım...

kendimin ve onların ruh sağlıklarını bozmamak için...

ülkem hakkında düşünmeyi, makaleler yazmayı o minicik dünyamda kendi kendime hayaller kurmayı, hepsini bırakalı aylar olmuşken... şimdi kalkıp nasıl olurda ne için ve kimin için hayaller kuracağım?

show must go on...

oysa bütün tramvalarımıza ve yıkıntılarımıza rağmen "şov" devam etmeli değil mi? fredy mercury?...ne kayıp o da gitmişti yıllar evvel buralardan...o yokken bile devam ediyor "şov"...
--------------------------------------------
soğuktu...üzerimde 8 kat giysi olmasına rağmen yine üşüyordum...annemi aradım telefonda gülmek zorundaydım...
tebessüm ettim...
-buralar o kadar güzel ki... siz de gelseniz...
-saat kaç? sen ne yapıyorsun bu saatte?
-hiç ...
-....
-kardeşim nasıl?
-babam?
-akşam yemekte ne vardı?
-abim iş bulabildi mi?...
......
hiçte "acı acı" çalmamıştı telefon. sessizce bitmişti görüşme...
daha dakikalar olmuş duyalı bilmem kaç el ateş sesi...omuzlarım eziliyordu...o kadar yükün altında...saçlarım bile acıyordu...sessizce mırıldanıyordum hala, çünkü filmin şeridi henüz kopmamış/ kopamamıştı
ufak bir kız çocuğuda aynı parçayı mırıldanıyordu yarım yamalak bir ingilizce ile...ister istemez eşlik ettim. gözlerinin içi güldü! benim filmimde güzel bir sahneydi...duygu yönetmenine teşekkürler...
show must go on....

Hiç yorum yok: