14 Eylül 2010 Salı

sabır taşı ve bekleme molaları...

"çatlarken sabır taşı
dert hayat arkadaşı..." Ö.K.


epeydir yazamıyorum,
kalemim sağlam; ellerim ise kırıktır
kalbim hastalığa yakalanmış
eyyam-ı siyam ise geçmiştir..
gelen ize hazandır şimdi sarı sarı yapraklar sallanmış
ağaçlarında bahçenin
...
"ve düşmek..."

ne büyük bir yükseliştir kimi düşmeler, nasıl anlatacağım bu çağın insanına ve en başta kendime mohr...ah mohr...ne kadar manalıdır... düşürmek anlı mohr'a...ıslanması ter ile; kan ile evvelce ıslanmış toprağın...
zira ben - ki anlatmaya hevesli ben- dili düğümler dolusu yaradır artık. taştan bir adam, mani, yasak, suç, günah...
"nehirler düşlerim göl kenarında"
düşerken düşlemek ...
işte mesele bu olmalı
bunaldım...sıkıldım çokca
en çok kalbimdeki spazmlardan
ve ilacı, doktoru, eczacıyı...reçeteleri ve tahlilleri elimin tersi ile ittim

"babamın gölgesi koruyor beni
oh ne güzel şehir bu eski şehir"
ve babamın gölgesini aramaya koyuldum.
güneşin altında...
temmuzun ve ağustosun sıcağında,
yelkovan akrepler kıskacında
umut en son menzil
kaf dağının arkası
iki insan arası
....
yetmiyor hiç bir şiir ve şair...
Ali Mezinani'nin kitapları mahsun mahsun bakıyor bana, kütüphanem 2 aydır uzaktadır benden; ben ise S'abe gibi çiftleştiriyorum koyunları ve koçları...benim boyumdan aşan sürüler geçiyor...kaçıyorum köşe bucak...eski konuşmalarım gelip beni bulmasın diye...saatlerce adaletten, metaryalizmden, küfürden ve şirkten konuşurdum oysa... bıktıran, yıldıran konuşmalar.. belagat parçacıkları...vaiz küskün ve bitkindir...zira minberden kovulmuştur

"esir olmuş , bileklerimiz elimiz ayağımız
esir olmuş gören gözümüz, işiten kulağımız
alıp güneşi götürmüşler burdan uzaklara
küçümen çocuklarımızı komuşlar hep güneşsiz..."

bir kalem kırılma sesi duyuldu
siyer kitaplarındaki harflerin gittikçe silindikleri gözlemlendi...

14 Eylül 2010 - İstanbul

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Neden seni iste su ilk górúste taniyor ve neden hem de kimliğini araştiriyorum?neden benim kimliğim seninkini bukmama bağli? buraya néreden dúştúm? yerim burasi mi? burada olmam gerek? seninle mi konuşmam gerek? bugún kimliğim ne?ya daha evveli?ya daha daha daha dáha evveli? yá sen???