10 Haziran 2010 Perşembe

uzun bir aradan sonra....

dünyanın bin bir telaşına düşmüşken bir nefes alma fırsatı bulduğumda...yani TV'nin kumandasını elime almayı başarabildiğimde gördüklerim ...duyduklarım....

boş ver yazmayacağım...ne katledilmiş bebeklerden, ne yıkılan evlerden, ne aç bırakılan insanlardan, ne sağlık ve eğitim hizmeti almamış yoksullardan, ne işkence çeken suçsuz mahkumlardan, ne işgal edilmiş topraklardan, ne zulümden , ne mazlumdan.... durdurulan yardım konvoylarından, iki yüzlü yönetimlerden vs vs....

hiç birinden bahsetmeyeceğim...sadece bed-dualarımda aminden bir kaç kelime evvelinde kendilerine yer bulacaklar; beyni, bedeni, kalbi satılmış olanlara...hala bana dokunamyan yılan bin yaşasın diyenlere....

ve bütün bunlar olurken bir kez olsun dönüp bakmayanlara, yoksayma fiilini kendilerine kalkan benimsemişlere...neler yazmalı, neler söylemeli? kaç fosfor bombası daha patlamalı ki açılmalı gözler?....hayat sadece kendi minicik dünyamızdan mı ibaret?...

Hiç yorum yok: