18 Kasım 2009 Çarşamba

en çok ellerim üşüyor

en çok ellerim üşüyordu
ıslanmıştık yağmurda...
sokaklarda arap sabunu kokusu vardı
içim ağlamıştı sahi ya...sen kaşlarını çatmaya devam etmiştin

ağlayışlar...

defterin orta yerinden karalanma hali...silgi parçalanıyor , bir kurşun kalem kırılyor elimde..öğrencim bakıyor gözlerimin içine.. "öğretmenim..." diyor susuyorum bu sefer...

saatte ilerlemiş....bira kokuyor etraf...ve bitmeyen sigara dumanı...günde en az 3 defa masturbasyon yapmış belli ki....
belli ki hala iyileşemedi...13 yaşından beri gittiği psikiyatrist çoktan emekli oldu oysa...

hep uzakta olanı sevmişti...uzaktakinin cazibesi...yakınına gelse daha çok zarar verecekti...sigaralar söndürecekti kollarında, bileklerinde bir kaç cm lik kesikler de çabası...


Allah'ım! yarın sabah olduğunda...yahut birkaç saat sonra... bilmem kaç kaç nöbetine uyanan tüm askerleri koru...herşeyden ve herkesten...üniforma içindeki savunmasız kalplerin ritimleri bozulmasın...amin..amin...amin...

sonra...
.....


gecenin saat kaçı?
03.39...
sevgilim bu gece mutsuzdu..bir parçada tebessüm onun çehresine..lütfen!...
babam horlamıyor artık..kolay nefes alabiliyor yaşlandıkça...kopuyor aramızdan...yaşlandıkça kopar mı insanlar birbirinde?

bilmiyorum...bir ses bekliyorum...ki sabah olsun

"hayyal el-felah..."
mohr taşım nerede anne? kerbela'dan gelen beze sarılı olmalı...ve salon bira kokuyor...
"dua edemiyorum artık..." diyor bir arkadaşım...sanki "benim için sen edebilir misin ?" der gibi bakıyor..
ben ise ağlıyorum...iki damla yaş süzülüyor gözlerimden...ve müezzin son nefesinde...

"lailahe...."

gün doğarken sevgilimin sakallarından tutunuyorum hayata...terliyoruz yorganın altında...bilincimizin biraz açık oalbildiği anlarda öpüşüyoruz da...
oysa yine de üşüyor ellerim...

Hiç yorum yok: